(D - 1927 - Ö - 26 Şubat 1984) Saygıyla Anıyoruz ben işçi çocuğuyum evladım demiryolu atölyesi işçilerinden emekli şükrü nün oğluyum ekmekle doydu karnım ekmekle avutuldum ... ekmekle korkutuldum sen sofraya havyar da koysan kuzu kızartması da önce ekmeğe varır elim çilemin adı benim ekmek kavgası
hiçbir şey istemedim şu dünyadan kendim için ne köşk ne araba ne para tükürmüşsem içine senin tapındığın o sıfatların satıyorsam emeğimi yok pahasına ben işçi çocuğuyum evladım benim davam başka dava
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Ünlü ABD'li fotoğrafçı Lewis Wickes Hine (26 Eylül 1874 - 3 Kasım 1940). Sanayi işçileri ve göçmenlerle ilgili fotoğraflarıyla tanınan fotoğraf sanatçısının çekimleri.Ve sevgili Hocam Selah Özakın'ın kendine özgü yorumuyla. Hasan Hüseyin Korkmazgil'in ''Kızılırmak'' destansı kitabından alıntılanan bir bölüm.
''Birgün çıkıp geldiler - anlamsız yüzlerini ve gülüşlerini - tüketimartıklarım üretimorganlarını ve eski külotlarını - çikletlerini çukulatalarmı getirip bıraktılar - tiklerini mi- miklerini çiğliklerini - gençkızların düşlerini getirip bırak- tılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar - iplerini oltalarını konservekutularmı - süttozlarmı soyalarını sa- lemlerini - kısırlıkhaplarını madalyalarını tasmalarını - bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini - anamıza bacımıza çocuğumuza - en çok önem verdiğimiz şeyle- rimize - üretimorganlarını ve tüketimartıklarım kullana- rak - tanrının ve isa'nın ve bizimkilerin izniyle - atlarını seyislerini çombelerini - tıraşlarını ve dişlerini getirip bı- raktılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar - son- ra güzel güzel anlaşmaları - sonra güzel güzel sözleş- meleri - sonra güzel güzel paylaşmaları - asılmış- ların ve asılacakların izniyle - vedurmadan durmadan baltazar bayramlarını - sonra güzel güzel savaş uçakla- rını - radarları rampaları atombombalarmı - denizaltı de- nizüstü birşeylerini - bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini - piekslerini bitekslerini bitpazarlarını - eroinlerini kokain- lerini getirip bıraktılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar- ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve artık okadar çok şey getirdiler ki ve artık okadar çok şey getirdiler ki ve artık okadar çok şey getirdiler ki bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde
23 Şubat 2014 Pazar
Ben bir hayal simyacısı olmayı sürdüreceğim...
Ben, güçlü
olmayı, her hangi bir konumda “iktidar” olmayı, kendi dışında herkese karşı
yapılmış bir haksızlık, bir kötülük olarak gören, yaşayan bir insanım.
Özellikle de kıstırılmış, çaresizliğe hapsedilmiş, sesi içine akmış insanlara
uygulanan bir güç, kastım. Bunda, insana yakışmayan bir küçüklük görürüm. Bu
güçten utanırım. Adalet duygusunu yitirmiş bir dünyada, yenikliğin bir erdem
olduğunu düşünürüm. Gürültünün inceliği barındırmayacağına ve başkasını
sevemeyeceğine inanırım. Haklı bir yenik olmayı, insanın onurlu yaşaması adına,
özsaygısını yitirmemesi adına, iyi olabilmek adına çok değerli bir olanak
olarak görürüm. Özgürlüğü, kendi dışında herkesin özgürlüğüne eşitlemiş bir
insan için, sanırım kala kala bir beşinci mevsime inanmak kalıyor. Öyle bir mevsim
yok; belki hiç olmayacak; olsun, ben bir hayal simyacısı olmayı
sürdüreceğim....
Şükrü ERBAŞ
20 Şubat 2014 Perşembe
Kosmosta bizden başka düşünen var mı Var Bize benzer mi Bilmiyorum Belki bizden güzeldir Bizona benzer mesela ama çayırdan nazik Belki de akarsuyun şavkına benzer Belki çirkindir bizden Karıncaya benzer mesela ama traktörden iri Belki de kapı gıcırtısına benzer Belki ne güzeldir ne de çirkin Belki tıpa tıp bize benzer Ve yıldızlardan birinde Hangisinde bilmiyorum Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz Hangi dilde bilmiyorum Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla 'Tovarish' diyecek Ne üs kurmaya geldim yıldızına Ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeye Kola kola satacak da değilim Selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına Bedava ekmek bedava karanfil adına Mutlu emeklerle mutlu dinlenmeler adına 'Yarin yanağından gayri her herde her şeyde hep beraber' Diyebilmek adına
Evlerin
Yurtların Dünyalıların
Ve kosmosun kardeşliği adına... Nazım Hikmet Ran - (Kosmosun Kardeşliği Adına)
Biz kırıldık daha da kırılırız Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü Hırsız da bilmiyor çaldığını Biz yeni bir hayatın acemileriyiz Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor Şiirimiz, aşkımız yeniden, Son kötü günleri yaşıyoruz belki İlk güzel günleri de yaşarız belki Kekre bir şey var bu havada Geçmişle gelecek arasında Acıyla sevinç arasında Öfkeyle bağış arasında
Biz kırıldık daha da kırılırız Doğudan batıya bütün dünyada Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer İki ciğer arasında bağlantı kurar Büyür, bir gün, zenginleşir orada Çünkü Ali'yi dirilten iksir de saklı Hasan'a sunulmuş ağuda, Granitin de olur bir okyanus diriliği, Nehirler daha uysal akar, Bir çiçek nasıl açıyorsa kendiliğinden Bir kuş nasıl uçuyorsa Öyle sever, çalışır insan, Kıraçlar çarptıkça dağlara Gül göçürür şafağından Doğanın altın şafağından İnsanın altın şafağından Tarihin altın şafağından Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.
Cemal Süreya - YARIM ADA
Biz bu dünyaya çok sert çakıldık baba. Fakat mıhlara pas vuran suyuzdur da. Göz, gözyaşıyla alınmış bütün mevzilerinden kaçıp caysa da, huydur, biz oralardayız. Yaralıyız yağmur cümle yaralarımızı bağışlar sağaltırsa da. Suyuz. Kim bilir kaç mevsim kaç fırtına yolumuzu yanıltır. Biraz ve derin. Sonra güncelerimizi dönülmez zamanlarla sarartan o garip devrim, şimdi şakaklarımızda ağaran bir tek saç telinin sesidir. Ama caymaz, caymayacaktır da. Sulara ark olmuş topraklarda bir koyak sellerden caymaz. Bana tarihini soran kâğıtlara ben ne diyeyim. Ona akasyayla atkestanesinin deliliğini anlatırdım. Birisi kahverengi fasulya, ikincisi yeşil kahve topçuklarıyla üremeye yarışıyordu, deliler. Düşüldüğü unutulmuş yarlarında eski bir bahçenin. Unutmazlardı. Çün mevsim dönümleri unutturmaz insana dönülemeyecek nedir. Bizi bu dünyaya çok sert vurdular baba. Oysa mıhlara pas idik. Seslere aks idik. Sözlere yankı. Adımlara ayak idik, ayaklara adım. Yürümeye sefer. Sefere menzil. Menzile kısrak. İnkâr benzini ve boynunu solduracaktır baba. Biz bu dünyaya çok sert çakılmıştık. Ve kendi sefil günlerinde bizi soldurmaya yönelen bu dünya caydıramayacaktır asla. Caydıramaz asla. Yakalandığımız küçücek evlerden tutuklanacağımız sokaklara.