17 Haziran 2016 Cuma
















"100 metreden
çiftleşen iki sineği seçebilen iki gözüm,
elbette gördü
iki ayaklıların
ikiye ayrıldığını.. 
Sen
benim
hangisinden olduğumu anlamak istiyorsan
cebime sok
kafanı:
orda
aydınlığı okuyan kara ekmek
sana doğruyu söyler.."
Nazım Hikmet RAN... / Şair adlı şiirinden
















/...
"Yüzlerini ayın ışıltısıyla yıkayan çocukların akşamları uzun olurmuş…
Uykularında sihira yıldızına dokunurlarmış hep…
Uzun uzun rüyalar görür, sözlerindeki sihir gecenin kalbini kamaştırırmış…
Tenleri kuzey yanıkları kadar maviymiş bu çocukların…
Ağladıklarında bile, gözlerinden begonya kokusu dökülürmüş..
...Büyümezlermiş hiç... / Serdal ÇETİN

Arif Damar / Dayanılmaz

























gözlerini ölüm bürüdü onların
korkulu rüyalarda uyanıyorlar uykularından.
günden güne daha cana yakın
günden güne daha yaşanacak hale gelsin diye
her gün daha sağlam
daha usta
daha kahraman ellerle onarılan yeryüzü
eskisinden dar geliyor onlara
eskisinden düşman.

ne günün ilk ışığı
ne balık sürülerinin ışıldaması suda
ne güneşe uzanan dal
ferahlık vermiyor içlerine.

çalınan insan emeği yaşatmaz oldu
korkulu rüyalarla uyanarak uykularından
korkunç kararlar verdiler.

karşı koymazsak eğer
tehlikededir günlük ekmeğimiz
bacamızın tütmesi tehlikededir
evimiz, aşkımız, çocuğumuz
pencerede saksı
kitap sevgisi, insan sevgisi
tehlikededir.

gözlerini ölüm bürüdü onların
uyumak, uyanmak tehlikededir,
tehlikededir çiçek koklamak
bardakta su, ateşte yemek
bahçede güneş tehlikededir.

tehlikededir gözbebeklerimiz
adana'nın pamuğunu yabancılar işliyor
dokuma tezgahları tehlikededir.
izmir'in üzümü, fındığı giresun'un
samsun'un tütünü tehlikededir.
kapanıyor fabrikalar birer birer
varımız yoğumuz tehlikededir.

fakat korkunç kararlara ve tehlikelere aldırış etmeden
boy atan başakların şarkısı devam eder
topraktan güneşe avaz avaz.
çatlayan tohumdaki yaşamak arzusu
her zaman galip, her zaman hür,
dağlardan akan suyun sevinci
her zaman genç, delikanlı
kabına sığmaz...

dayanılmaz
çocuğunu emziren ananın şefkatine
-yırtıcı, derin-
hilelere, ölümlere karşı gelir
memedeki çocuğun iştahı,
kudreti sonsuz,
dayanılmaz.

ve sen gözbebeğim
sen erkek sesinle
"işsiz kalmasın insanlar, öldürmeyelim birbirimizi." dersin 
milyonların içinden
milyonlardan ve gün ışığından uzağa götürülür,
işkence görür,
hapis yatar,
sürgün edilirsin;
sevilecek şeyler değilse de bunlar
dayanilir...

halbuki günden güne yaşanacak hale gelen yeryüzünde
toprağın ve insanoğlunun ümitle yarattığı her şey
çatlayan tohum, akan su,
ana şefkati, çocuk iştahı, insan tahammülü,
hayatı öven şiir,
kardeşliği söyleyen şarkı,
mücadele eden resim,
ve emekçinin yüreği, elleri, hasreti
harbe ve ölüme karşıdır
dayanilmaz...

Arif Damar / Dayanılmaz

Hayatın en temiz canlarına 
kıyıyorsa elleriniz, hepinizin canı cehenneme ! Cemal Süreya !

21 Nisan 2016 Perşembe

Can YÜCEL - O kadar pis o kadar mundarsınız ki !!!

Yıkadı beni anam
İyi sularınla
Biraz haşlarcasına
Manavgat’ta da yıkandım
Okyanus’ta da Hint
Goethe’nin Marienbad’ında da yundum
Vezüv’ün lâvlarında da
Kelimelerle şiirlerle de yıkandım
Temizim
Ama siz, Brecht’in dediğince
Sermayeler değil, sermayedarlar
O öve öve bitiremediğiniz detercanlarınızla
Bi yıkana görün
Kaybolup gidersiniz ortadan
O kadar pis o kadar mundarsınız ki !!!      Can YÜCEL

Çocukların, Çiçekler ve Rüzgârla
Kan Kardeşi Olduğunu Anlatan Şiir – Refik Durbaş
...
En önde duran, kır papatyasıdır
ellerini omuzuna koymuş arkasındaki
seher yelidir, kalbinden öper her sabah güneşi

Onun arkasındaki günortası lalesi
ardındaki günbatımı meltemidir
şafağın dehlizinde buluşurlar ikindileyin

Bir sonraki sonbahar nilüferidir
omuzunda ilkbahar kırlangıcının elleri
göğün kapısını onlar kapatır akşamleyin

En arkadaki genç kız
bugün küs düşmüş bulutlarla
bu yüzden saklıyor adını

Sıraya girmeyen çocukları mı sordunuz:
Rüzgârla ve çiçeklerle bir daha
kan kardeşi olmak için girmişler fotoğrafa

Refik Durbaş