29 Ağustos 2014 Cuma

Hüzün ve keder,benim için hayatımın,varolmanın tek kaynağıdır. 
Hüzün ve keder,benim gözlerimin değişmez,vazgeçilmez iki dostudur. 
Çünkü dünya bana sevinç vermiyor. 
Biliyorum ki,yaşamak herkes için akılda kaldıkça güzelleşen bir türkü değildir. 
Ve bilinmeyenlerle dolu hayat, 
her sabah kapısını yeni bir güne açarken,bir ağacın dalındaki çiçek kadar güzel,rüzgarın önündeki yaprak kadar mahzun ve toprak gibi gebedir.
Mutluluğa inanmıyorum.
Daha doğrusu,bir insanın tek başına mutlu olabileceğine inanmıyorum.
Hayat bana ağlayan çocuklar,yıkılmış evler,yoksul insanlarla dolu günler gösterdi.
Ben hep usturanın keskin ucunda yürüdüm.
Bir martının kanadındaki serinlik,üşümüş bir çocuğun yanağını hatırlatır bana.
Bir karanfilin kırmızısı kandır benim için.
Ve deniz,büyük balıkların küçük balıkları yuttuğunu söyler.
Benim için mutluluk,yalan çiçeği açan bir ağaçtır sadece.
İnsanoğlunun en içten duygusu sevgidir.
Kimi zaman genç bir kızın gözlerinde,bir dalın sallanışında,bir türküde biçimleniverir.
Yüreğimiz,acılara gebe umutlarla dolup taşar.
Bakışımızın rengi değişir ve ben o zaman korkarım.
Sevgi tutsaklıktır,fedakarlıktır,şefkattir,zordur,doyumsuzdur,sonsuzdur.
İnsanın insana,insanın dünyaya açılmış en güzel penceresidir.
O hiç akıldan çıkmayan günlerimiz muhakkak ki sevgilerle doludur.
Hatırlandıkça hüzün verir adama.
Her insanın aklında,geçmiş günlerin birinde parıldayan akşamlar,güneşler,kıvılcımlar vardır.
Geçmiş,insanoğlunun hapishanesidir.
Anılar hapishanesi.
Gelecek günler yeni sevgilerle,kavgalarla,başarılarla,başarısızlıkla doludur.
Bütün yarınlar da,günün birinde dün olacak,
gelecek geçmiş olacak ve hayat bir sonsuza doğru,ardında bir yığın eski bırakıp akıp gidecek.
Yarınlar dünlerden güzeldir muhakkak,sevgili yarınlara merhaba!
Her sabah kapımı çalan hüzün merhaba!
Merhaba keder!
Yarınlardaki yeni sevgili merhaba!

Yılmaz GÜNEY