15 Eylül 2015 Salı























-1-
Onlar,
Toprakların, suların ve cevherlerin,
Okyanuslar aşan gemilerin,
Ve kan revan tersanelerin,
Fabrikaların, işliklerin
Ve toplu mezar madenlerinin
sahipleri.

Onlar,
Çizdikleri sınırların
Ve içine hapsettikleri ülkelerin;
Mülkün ve mülkiyenin 
Kutsadıkları düzenin 
egemenleri.

Onlar,
İktidar müptelaları
Işıltılı dünyaların müdavimleri
Holdinglerin CEO’ları
Hükümetlerin bakanları,
Modern çağın firavunları.

Onlar,
Cesetlerimize üşüşen çakallar,
Göğü delen saraylara kurulmuşlar.
Yerküreye tepeden bakar,
İlahi takdir buyururlar.

Onlar,
Kara elmas için bizleri
Ölüm çukurlarına sokarlar
30 canımızı bizden alır
32 dişleriyle sırıtırlar

Onlar,
Yalan söylerken sıkılmazlar! Utanmazlar!
 “Önlemler alınmıştır” lakin 
“Ölüm madencinin kaderidir” buyururlar.
Pişkindirler! Yüzsüzdürler! Namussuzdurlar!
Cesetlerimizin ardından “vah vah” duası okurlar!

Sermayeleri, kârları, rantları
Kahrolası iktidarları…
İnsaftan gayrı 
Her şey onların; 

Taaa ki biz,
“Kusturdukları kan
Burnumuzdan damlayan ter
Sofralarına meze olmasın, 
Artık yeter!”
Deyinceye kadar…

-2-
Kardeşler!
Hayatta kalan kardeşlerimiz!
540 metre derinde
Karanlık dehlizlerde 
Kömürleşen bedenlerimiz
Artık yalnız değil! 
Ayrı ayrı yaşadık ama
Hep beraber öldürüldük!
Yaşarken de kaderimiz ortaktı aslında
Ama biz, ölünce anladık bunu.

30 kişi değiliz burada,
Tam sayımızı bilemiyoruz; yüz binlerceyiz.
Bursa madenlerinden 19 arkadaş
Ve daha tanımadığımız binlerce madenci 
Ölüm kapısında sessizce karşıladılar bizi.
18 Mayısta Rusya madenlerinden gelen 13 arkadaşı da,
hep beraber karşıladık.

Binlerce Çinli var burada,
Ne fark eder ki, hepimiz işçiyiz.
Ölülerin milliyeti yokmuş yerin altında!

Kardeşler,
Biz çok şey öğrendik öldükten bu yana.
Onları ve çarkı tanıdık.
Bize hayat hakkı tanımayan çarkı…
Meğer bizmişiz o çarkı döndüren!

Sessizce düşünüp sessizce anlaşıyoruz 
Ve daha çok şeyleri anlıyoruz…

Yerin altında birleşen yüz binlerce can 
Bilseydik bunları, 
Yani birleşseydik şayet, 
ölmeden evvel,
Şimdi burada olur muyduk? 

Çarkı durdururduk, 
Kırardık, 
Alt ederdik firavunların düzenini!

Bizim hayıflanmamızın
Sizin gözyaşlarınızın 
Faydası yok artık.

Şimdi çıkmaz sesimiz
Lakin sessizce 
Çıt çıkarmadan anlaşıyoruz birbirimizle…

Ey sözümüzü yüreklerinde duyanlar!
Anlatın bizim neden öldüğümüzü herkese,
Anlatın firavunların çarkını,
“Ölünce birleşen madenciler,
Patlamaların alevleriyle değil
Yaşarken birleşemediklerine yanıyorlar” deyin.

Ölmeden birleştirin madencileri
Ve tüm işçi kardeşlerimizi,
Deyin ki onlara,
“Birleşmezsek şayet, 
firavunların saltanatı sürecek”
“Kara elmas köleleri 
can vermeye devam edecek”

 İstanbul’dan bir işçi  / 30 Maden İşçisinin Sözü