12 Mart 2015 Perşembe



”Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar, 
kitap ve kalp çalmak serbestti.
İçimizden bir şey tut dendiğinde, en çok aşk
Dışımızdan bir şey tut dendiğinde, en çok devrim tutardık.
Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar, 
Okurnazar değil okuryaşardık
Cimri değildik hayallerimizde
İşaret ve itiraz parmağını yitirmeyen çocuklardık.
Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar, 
Çokta az, azda çoktuk.

Yaa 

İşte böyle…
Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar, 
Pencereler devlete, sokaklar aşka boyanırdı.
Alıntılar meşk ederdik fasılasız fasıllarda. 
Tünelin ucundaki aşıklardık.
Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar, 
Kapılardan, pencerelerden karışırdık sokaklara,
Halleşir, harlaşırdık meydanlarda.

Şimdiyi sorarsanız bana, 

Zamane zamanları sorarsanız;
Sokaklardan, düşlerden ve aşklardan 
Emekli olduğumuza hiç mi hiç şahit olunmamıştır.”

Sezai Sarıoğlu

(Hangi zamanlar derseniz işte o zamanlar,)