Ne kadar da sağırsınız! Nasıl da kör! Büyük
gürültünün içinde ki sağırlar.
Büyük kasırganın içinde ki körler.Nasıl da
nasır tutmuş vicdanlarınız.
Nasıl da tek renkli dünyanız. Nasıl da yabancısınız sizden olmayana.
Bir kuşun uçuşundan, bir ağacın yeşermesinden, bir sokağın gürültüsünden, bir şairin mısralarından,
Nasıl da tek renkli dünyanız. Nasıl da yabancısınız sizden olmayana.
Bir kuşun uçuşundan, bir ağacın yeşermesinden, bir sokağın gürültüsünden, bir şairin mısralarından,
bir ozanın bam telinden nasıl da
habersizsiniz.Sahi bir annenin çığlıkları, bir insanın sokakta ki cansız
bedeni,
tek tek sayılan adına rakam denilen ekmek
parası bir tutam siyah olanların acısı hiç mi vicdan zedelenmesi yapmıyor,
o pek imanlı yürekleriniz de. Ama
hakkınızı da yememek gerekir. Siz körüklemenin, uyandırmanın, sarsmanın hakkını
iyi verirsiniz. Kafaya saksıyı tam isabet ettirirsiniz.Sizin o kısık
gürültünüz, o gölgesiz yürüyüşünüz, o boş kelimelerinizin rüzgarı iyi ayağa
kaldırır bizi.
Umut etmeyi en iyi biz biliriz. Nazım'dan bir
mısra, Turgut’ dan bir dize, Edip ‘den bir tutam mavidir servetimiz.
Varsın adımız dillerinizde şekilden şekile girsin.
Varsın yol uzun, engebeli olsun.
Ya bugün, ya yarın, ya ertesi ve daha ertesi…
Ama elbet birgün;“O devrim bu masaya gelecek.”
Sevdalınıza kulak verin: “ Güzel günler göreceğiz çocuklar!”
“Göğe bakacağız.”
Varsın adımız dillerinizde şekilden şekile girsin.
Varsın yol uzun, engebeli olsun.
Ya bugün, ya yarın, ya ertesi ve daha ertesi…
Ama elbet birgün;“O devrim bu masaya gelecek.”
Sevdalınıza kulak verin: “ Güzel günler göreceğiz çocuklar!”
“Göğe bakacağız.”
Özge TOPCU / Umut Aşısı