SÜRÜLEŞME
Ergen yaştaki gençlerde görülen bir
toplumsal etki var: ‘Balık sürüsü davranışı’. Birileri bir şey yaptığı zaman
hepsinin onu yapmaya koşuştuğu bir davranış kalıbı. Ancak sürüleşme etkisi
yalnız gençlere özgü değildir. Kimi zaman toplumlar da sürüleşir.sürüleşme
Bu davranışı en iyi keşfedenler
pazarlamacılar. Gençleri sürü davranışına iten şifreleri çözerler.
Bir ayakkabı markası.
Bir kahve.
Bir cep telefonu.
Facebook.
Toplu gidilen bir mekan.
Bir içecek.
Bunlardan birisi bir gençlik tutkusu oluverir, gençler de ‘balık sürüsü’ etkisiyle oraya koşarlar.
O, artık neyse bir ürün değildir, bir ‘kimlik’tir. Pazarlamacı da bundan yararlanır.
Sürüleşme etkisi yalnız gençlere özgü değildir. Kimi zaman toplumlar da sürüleşir.
Neden mi?
* * *
Sürüleşme ‘ortak kimlik’ kazandırır.
Ortak kimlik, kişiyi bireysel sorumluluktan kurtarır.
Bireysel sorumluluk, taşınması zor bir süreçtir.
Sorgulamaya dayanan zorlu bir süreci göze alacaksınız.
Soracaksınız.
Duraksamadan soracaksınız.
Tabularınız olmayacak.
Sorularınıza kişisel yanıtlar vereceksiniz.
Onaylanmamayı göze alacaksınız.
Bu yanıtların sorumluluğunu üzerinize alacaksınız.
Bu sorumluluğun gereklerini yapacaksınız.
Bedeli varsa -ki her zaman vardır- ödeyeceksiniz.
Kazancınız ‘özgürlüğünüz’ olacaktır.
Özgürlüğün bedeli budur.
Oysa, sürünün özgürlüğü yoktur.
Ama sürünün kendi başına ödediği bir bedel de yoktur.
Elle gelen düğün bayramdır.
Bireysel özgürlüğünü isteyenler,
sürüleşmeye karşı çıkarlar,
bedelini de öderler.
Birey olmanın ya da sürüden biri olmanın ayrımı budur.
Bir ayakkabı markası.
Bir kahve.
Bir cep telefonu.
Facebook.
Toplu gidilen bir mekan.
Bir içecek.
Bunlardan birisi bir gençlik tutkusu oluverir, gençler de ‘balık sürüsü’ etkisiyle oraya koşarlar.
O, artık neyse bir ürün değildir, bir ‘kimlik’tir. Pazarlamacı da bundan yararlanır.
Sürüleşme etkisi yalnız gençlere özgü değildir. Kimi zaman toplumlar da sürüleşir.
Neden mi?
* * *
Sürüleşme ‘ortak kimlik’ kazandırır.
Ortak kimlik, kişiyi bireysel sorumluluktan kurtarır.
Bireysel sorumluluk, taşınması zor bir süreçtir.
Sorgulamaya dayanan zorlu bir süreci göze alacaksınız.
Soracaksınız.
Duraksamadan soracaksınız.
Tabularınız olmayacak.
Sorularınıza kişisel yanıtlar vereceksiniz.
Onaylanmamayı göze alacaksınız.
Bu yanıtların sorumluluğunu üzerinize alacaksınız.
Bu sorumluluğun gereklerini yapacaksınız.
Bedeli varsa -ki her zaman vardır- ödeyeceksiniz.
Kazancınız ‘özgürlüğünüz’ olacaktır.
Özgürlüğün bedeli budur.
Oysa, sürünün özgürlüğü yoktur.
Ama sürünün kendi başına ödediği bir bedel de yoktur.
Elle gelen düğün bayramdır.
Bireysel özgürlüğünü isteyenler,
sürüleşmeye karşı çıkarlar,
bedelini de öderler.
Birey olmanın ya da sürüden biri olmanın ayrımı budur.
* * *
Toplumlar ne zaman sürüleşir.
Soru sormaktan korktukları zaman.
Soru sormaktan vazgeçtikleri zaman.
Kendi olmanın bedeli ağırlaştığı
zaman.
Ortak kimlikleri bireysel
kimliklerinden daha güçlü olduğu zaman.
Bilincin yerine inancı koydukları
zaman.
Bireysel sorumluluktan
vazgeçtikleri zaman.
Günümüze bakalım.
Toplumların sürüleşme sürecine
bakalım.
* * *
Kapitalist pazar ekonomisi
toplumları sürüleştirir.
Uluslararası markalar.
Uluslararası ürünler.
Aynı standartta hizmet biçimleri.
Tektipleşme.
İnsanları sürüye katma
yöntemleridir.
Birey sürüye katılır. Toplum da
sürüleşir.
Korkuya dayalı yönetimler de toplumu
sürüleştirir.
Nazi Almanya’sı sıradan insanları
böyle nazi yapmıştır.
Mussolini İtalya’sı sıradan
İtalyanı böyle faşist yapmıştır.
İdeolojisi inanca dayalı sistemler
toplumu sürüleştirir.
Onlara ortak kimlik kazandırır.
Onları kitlesel gücün bilinçsiz bir
parçası yapar.
Bütün çağların büyük tehlikesi
budur.
* * *
Çözüm mü?
Bilinçli yetkin birey.
Bilince dayalı örgütlü toplum.
Birey sorumluluğuna dayalı, ortak
değerler demokrasisi.
Bilime dayalı toplum yönetimi.
Dünya ne yazık ki kapitalist
küreselleşmeyi göremiyor. Çeşitli eksenlerde inanç toplumları yaratılıyor.
Biz görebiliyor muyuz?
Hiç sanmıyorum…
Erdal Atabek
Dünyalılar