Borges Defteri
Enfekte bir günün hikayesi! / defter
Yirmi yıl önce
bugünkü gün yeryüzünün en genç sendikacısı ,
Pakistanlı
“İkbal Mesih” öldürüldü!
Marks:
“Kapitalizm ve
gövdesinin her deliğinden,tepeden tırnağa, kan ve enfeksiyon akıyor.”
yazdı.
İşte bu
sözlerİ, kimileri sadece okur, kimileri tanıklık edere ve birileri
yaşamlarının
son anına
kadar yaşarlar, kemik iliklerine kadar hissederler. 6 yaşında bir çocuk
ailesi tarafından önce halı dokuma atölyesine satılır. Ailesi bir halıcıdan 12
dolar borç alır,
ödeyemez,
karşılığında küçük İKBAL işverenin halı atölyesinde zorunlu olarak çalışmaya
başlar. O andan sonra ne ücret söz konusudur ne de herhangi bir
hak-hukuk.
Bir yılın
sonunda işveren çocuğun giyim-gıda masrafı olarak borcu 260 dolara
çıkarır.
Bir çeşit
kölelik sistemi. İkbal, Günde 14 saat, nemli ve insani koşullardan yoksun
atölyede çalışır. Aradan iki yıl geçtikten sonra, bir gün yakın akrabası
aracılığıyla Lahor kentinde “Ücretsiz Çalıştırılmaya Karşı Mücadele Cephesi”nin
varlığını öğrenir,
atölyeden
kaçar ve ilk toplantısına katılır. Cephenin genel başkanına (İHSANULLAH HAN)
kendini tanıtır, ağır durumunu anlatır, aldığı tavsiye mektubuyla Cephenin
okulunda
eğitime
başlar. Dört yıllık okulu 2 yılda bitirir. Küçük yaşına rağmen tüm Pakistan
çapında kendi durumundaki çocukların sesi olur. Bu tavrı büyük-orta
ölçekli
ve ücretsiz
çocuk işçi çalıştıranların hoşuna gitmez. Kimliğini gizleyerek onlarca
atölyeye
işe girdi ,
çocukların durumlarını yakından inceledi, tutanaklar tuttu.
Yüzlerce
çocuğun kurtuluşu için mücadele etti. Reebok İnsan hakları ödülünü aldı.
16 Nisan 1995
tarihinde ve sadece 12 yaşındayken
kalbine isabet
eden tek kurşunla ve sömürü düzeninin uşakları tarafından öldürüldü.
Birilkbahar
dolusu gibikısa ama dolu dizgin yaşamı, onurlu duruşu ve ondan sonra
yeşeren
düşünce
fidanları. Onun o unutulmaz sözü yeryüzünün bir yığın yer altı
atölyesinde
esir muamelesi
görerek çalıştırılan çocuklara bir yol feneridir:
“Artık patrondan korkmuyorum, o benden korksun”.
Adı: İkbal, Soyadı: Mesih!
Kimi adlar ve
soyadlar aslında bir sır gibi kaderlerini sırtlarında taşırlar.
Fotoğrafını
defterin en güzel sayfasına çoktan iliştirdik. / defter
“Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler...” / Nazım Hikmet
Kaynak: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=1202800025520466&set=a.1015642290073.2310.1795583777&type=1&theater