26 Şubat 2014 Çarşamba
(D - 1927 - Ö - 26 Şubat 1984)
Saygıyla Anıyoruz
ben işçi çocuğuyum evladım
demiryolu atölyesi işçilerinden
emekli şükrü nün oğluyum
ekmekle doydu karnım
ekmekle avutuldum
... ekmekle korkutuldum
sen sofraya havyar da koysan kuzu kızartması da
önce ekmeğe varır elim
çilemin adı benim
ekmek kavgası
hiçbir şey istemedim şu dünyadan kendim için
ne köşk ne araba ne para
tükürmüşsem içine
senin tapındığın o sıfatların
satıyorsam emeğimi yok pahasına
ben işçi çocuğuyum evladım
benim davam başka dava
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Ünlü ABD'li fotoğrafçı Lewis Wickes Hine (26 Eylül 1874 - 3 Kasım 1940). Sanayi işçileri ve göçmenlerle ilgili fotoğraflarıyla tanınan fotoğraf sanatçısının çekimleri.Ve sevgili Hocam Selah Özakın'ın kendine özgü yorumuyla.
Hasan Hüseyin Korkmazgil'in ''Kızılırmak'' destansı kitabından alıntılanan bir bölüm.
''Birgün çıkıp geldiler - anlamsız yüzlerini ve gülüşlerini -
tüketimartıklarım üretimorganlarını ve eski külotlarını -
çikletlerini çukulatalarmı getirip bıraktılar - tiklerini mi-
miklerini çiğliklerini - gençkızların düşlerini getirip bırak-
tılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar - iplerini
oltalarını konservekutularmı - süttozlarmı soyalarını sa-
lemlerini - kısırlıkhaplarını madalyalarını tasmalarını -
bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini - anamıza
bacımıza çocuğumuza - en çok önem verdiğimiz şeyle-
rimize - üretimorganlarını ve tüketimartıklarım kullana-
rak - tanrının ve isa'nın ve bizimkilerin izniyle - atlarını
seyislerini çombelerini - tıraşlarını ve dişlerini getirip bı-
raktılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar - son-
ra güzel güzel anlaşmaları - sonra güzel güzel sözleş-
meleri - sonra güzel güzel paylaşmaları - asılmış-
ların ve asılacakların izniyle - vedurmadan durmadan
baltazar bayramlarını - sonra güzel güzel savaş uçakla-
rını - radarları rampaları atombombalarmı - denizaltı de-
nizüstü birşeylerini - bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini -
piekslerini bitekslerini bitpazarlarını - eroinlerini kokain-
lerini getirip bıraktılar - hergün hergün yeniden getirip
bıraktılar- ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve sonra çekilip gitmediler gemilerine ve artık okadar çok şey getirdiler ki ve artık okadar çok şey getirdiler ki ve artık okadar çok şey getirdiler ki bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde
23 Şubat 2014 Pazar
Ben bir hayal simyacısı olmayı sürdüreceğim...
Ben, güçlü olmayı, her hangi bir konumda “iktidar” olmayı, kendi dışında herkese karşı yapılmış bir haksızlık, bir kötülük olarak gören, yaşayan bir insanım. Özellikle de kıstırılmış, çaresizliğe hapsedilmiş, sesi içine akmış insanlara uygulanan bir güç, kastım. Bunda, insana yakışmayan bir küçüklük görürüm. Bu güçten utanırım. Adalet duygusunu yitirmiş bir dünyada, yenikliğin bir erdem olduğunu düşünürüm. Gürültünün inceliği barındırmayacağına ve başkasını sevemeyeceğine inanırım. Haklı bir yenik olmayı, insanın onurlu yaşaması adına, özsaygısını yitirmemesi adına, iyi olabilmek adına çok değerli bir olanak olarak görürüm. Özgürlüğü, kendi dışında herkesin özgürlüğüne eşitlemiş bir insan için, sanırım kala kala bir beşinci mevsime inanmak kalıyor. Öyle bir mevsim yok; belki hiç olmayacak; olsun, ben bir hayal simyacısı olmayı sürdüreceğim....
Şükrü ERBAŞ
20 Şubat 2014 Perşembe
Kosmosta bizden başka düşünen var mı
Var
Bize benzer mi
Bilmiyorum
Belki bizden güzeldir
Bizona benzer mesela ama çayırdan nazik
Belki de akarsuyun şavkına benzer
Belki çirkindir bizden
Karıncaya benzer mesela ama traktörden iri
Belki de kapı gıcırtısına benzer
Belki ne güzeldir ne de çirkin
Belki tıpa tıp bize benzer
Ve yıldızlardan birinde
Hangisinde bilmiyorum
Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz
Hangi dilde bilmiyorum
Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
'Tovarish' diyecek
Ne üs kurmaya geldim yıldızına
Ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeye
Kola kola satacak da değilim
Selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına
Bedava ekmek bedava karanfil adına
Mutlu emeklerle mutlu dinlenmeler adına
'Yarin yanağından gayri her herde her şeyde hep beraber'
Diyebilmek adına Evlerin Yurtların
Dünyalıların Ve kosmosun kardeşliği adına...
Nazım Hikmet Ran - (Kosmosun Kardeşliği Adına)
17 Şubat 2014 Pazartesi
31) CEMAL SÜREYA - YARIM ADA
Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz, aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında
Biz kırıldık daha da kırılırız
Doğudan batıya bütün dünyada
Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer
İki ciğer arasında bağlantı kurar
Büyür, bir gün, zenginleşir orada
Çünkü Ali'yi dirilten iksir de saklı
Hasan'a sunulmuş ağuda,
Granitin de olur bir okyanus diriliği,
Nehirler daha uysal akar,
Bir çiçek nasıl açıyorsa kendiliğinden
Bir kuş nasıl uçuyorsa
Öyle sever, çalışır insan,
Kıraçlar çarptıkça dağlara
Gül göçürür şafağından
Doğanın altın şafağından
İnsanın altın şafağından
Tarihin altın şafağından
Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.
Cemal Süreya - YARIM ADA
Biz bu dünyaya çok sert çakıldık baba.
Fakat mıhlara pas vuran suyuzdur da.
Göz, gözyaşıyla alınmış bütün mevzilerinden kaçıp caysa da, huydur, biz oralardayız.
Yaralıyız yağmur cümle yaralarımızı bağışlar sağaltırsa da.
Suyuz.
Kim bilir kaç mevsim kaç fırtına yolumuzu yanıltır.
Biraz ve derin.
Sonra güncelerimizi dönülmez zamanlarla sarartan o garip devrim,
şimdi şakaklarımızda ağaran bir tek saç telinin sesidir.
Ama caymaz, caymayacaktır da.
Sulara ark olmuş topraklarda bir koyak sellerden caymaz.
Bana tarihini soran kâğıtlara ben ne diyeyim.
Ona akasyayla atkestanesinin deliliğini anlatırdım.
Birisi kahverengi fasulya, ikincisi yeşil kahve topçuklarıyla üremeye yarışıyordu, deliler.
Düşüldüğü unutulmuş yarlarında eski bir bahçenin.
Unutmazlardı.
Çün mevsim dönümleri unutturmaz insana dönülemeyecek nedir.
Bizi bu dünyaya çok sert vurdular baba.
Oysa mıhlara pas idik.
Seslere aks idik.
Sözlere yankı.
Adımlara ayak idik, ayaklara adım.
Yürümeye sefer.
Sefere menzil.
Menzile kısrak.
İnkâr benzini ve boynunu solduracaktır baba.
Biz bu dünyaya çok sert çakılmıştık.
Ve kendi sefil günlerinde bizi soldurmaya yönelen bu dünya caydıramayacaktır asla. Caydıramaz asla.
Yakalandığımız küçücek evlerden tutuklanacağımız sokaklara.
Hulki AKTUNÇ - (ŞİİR NASIL DİRETİR)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)